4 Ocak 2016 Pazartesi

KAHVE ÇEKİRDEĞİNİN ŞÖHRET YOLCULUĞU

Kahvenin asıl memleketi bugün Etiyopya olarak bilinen Habeşistan'dır. Kahve'den bir şifa kaynağı olarak yazılı bir eserde ilk bahseden ise Fars asıllı doktor Zekeriyyâ er-Râzî'dir (M.S. 920) Aslında Habeşlilerin bu tarihten önce de kahvenin etkilerinin farkında oldukları ve kahve çekirdeklerini kaynatarak içtikleri söylenmektedir.Ancak kahve çekirdeklerinin ünlü olmak için o dönemde bilimin hızla geliştiği İslam coğrafyasında tüketilmeyi beklemeleri gerekecektir.



Kahvenin nasıl ünlü olduğuna ilişkin çok fazla hikaye var aslında. Ancak en çok rağbet göreni ve en makul görüneni Şazili Tarikatına mensup kişiler aracılığıyla Yemen'e getirildiği ve Sufi'ler aracılığıyla yaygınlık kazandığı yönündeki hikayelerdir. Nitekim Sufi'lerin varlığı, o dönem için hem farklı coğrafyaları dolaşma imkanına sahip olmaları hem de dönemin eğitimli sınıfını oluşturmaları bakımından hikayeyi inandırıcı kılmaktadır. Hacıları, tüccarları, şarap içmekten sakınanları ve bu zihin açıcı mucizeyle karşılaşan hekimleri de işin içine kattığımızda artık kimse bu küçük çekirdeğin hızlı yükselişine mani olamayacaktır.

Yemen'e kadar gelen kahvenin Osmanlı topraklarında hızla yayılması ise adeta kaçınılmazdır. İstanbul'da ilk kahvehane 1554 yılında Tahtakale'de açılmıştır. Tabi dönemin Divan Edebiyatı şairlerinin kahveyi şarapla kıyaslayacak kadar ciddiye aldıklarına bakarak dönemin kahvehanesinin şimdikilerden daha işlevsel olduğu söylenebilir. Bu kahvehaneler Anadolu'da hızla yayılmıştır. Hatta 30 yıl kadar kısa bir süre sonra Ankara halkı, dönemin payitahtına kahvehanelerdeki ahlaksızlıkları şikayet etmek üzere adam göndermişlerdir. 

Tabi çok geçmeden Kanuni Sultan Süleyman kahve üzerine fazladan vergi yüklemiş, Ebussuud Efendi kahveyi haram olmakla itham etmiştir. Bunun üzerine dönemin önde gelen din adamları birbirlerine karşı fetvalar çıkarmışlarsa da kahvehanelerin düzeni bozan bir yer haline gelmeleri üzerine 1568 yılında Osmanlı'da kahvehaneler yasaklanmıştır. 

Ancak nasıl şarabın yasaklanması şarap tüketimini engelleyemiyorsa kahvehanelerin kapatılması veya kahvenin haram ilan edilmesi de kahve tüketimini önleyememiştir. Zaten  bizim hoş kokulu çekirdek 17. yüzyıla kalmadan Avrupa'ya atlamış, oralara sığamayınca da hemen Amerikan vizesi almıştır. 

Bugün baktığımızda, kahve çekirdeğimizin repertuvarının bu kadar geniş olmasını bu büyük yolculuğuna bağlamak hiç de yanlış olmaz sanki.


Hiç yorum yok: